14.11.2008

YOLCU...

Yarın gece Antalya'ya gidiyorum.Daha önce başvurduğum bir iş için elemeli eğitimim var.Yaklaşık 2 hafta oradayım.Tabii eğer elenmezsem.Belki son ikihafta için bu son postum olabilir.Gitmeden önce bir video daha yükleyip öyle gideyim.İnşallah bir iş sahibi olup dönmek dileğiyle.Şimdilik hoşçakalın.Antalya,ben geliyorum anacığım...Kaptan mağara adamının sözüydü bu değilmi?

Şarkı sözü:
Come on hold my hand,
I wanna contact the living.
Not sure I understand,
This role I?ve been given.

I sit and talk to god
And he just laughs at my plans,
My head speaks a language, I don?t understand.

(chorus)
I just wanna feel real love,
Feel the home that I live in.
?cause I got too much life,
Running through my veins, going to waste.

I don?t wanna die,
But I ain?t keen on living either.
Before I fall in love,
I?m preparing to leave her.
I scare myself to death,
That?s why I keep on running.
Before I?ve arrived, I can see myself coming.

(chorus)
I just wanna feel real love,
Feel the home that I live in.
?cause I got too much life,
Running through my veins, going to waste.

And I need to feel, real love
And a life ever after.
I cannot get enough.

(instrumental)

(chorus)
I just wanna feel real love,
Feel the home that I live in,
I got too much love,
Running through my veins, going to waste.

I just wanna feel real love,
In a life ever after
There?s a hole in my soul,
You can see it in my face, it?s a real big place.

(instrumental)

Come and hold my hand,
I wanna contact the living,
Not sure I understand,
This role I?ve been given

Not sure I understand.
Not sure I understand.
Not sure I understand.
Not sure I understand.

13.11.2008

PERŞEMBE MAHMURLUĞU

Şu bezgin bekirlikten bir türlü çıkamadım.Hep hastalığa veriyorum ya...Öyledir inşallah.Bana işlazım iş..Olmuyor böyle vede kös kös..Gerçi fenada değil hani.Sabahtan akşama kadar filmdi,diziydi alabildiğine..Bugün nihayet şu meşhur üçlemeyi bitirdim.Mavi,beyaz ve kırmızı bitti.Kırmızıyıoda iyi bağlamışlar maşallah.Beyaz ve mavinin karakterlerini en sona koymuşlar.Ama benim favorim mavi oldu niyeyse..

Şimdi moda dizi olan Gossip Girlede başladım.İyiymiş oda..Bizim türk dizilerine benziyor.Bol entrikalı..New Yorkdaki kapitalist sistemin ortaya koydukları işleniyor.Onunda posterini koyayımda post renklensin.

Zeytini bugün gezmeye gönderdim.İki kat üstte balkon sefası yapıyor.Şimdi küser bu deli bana.Hiç pas vermiyo yukarıya çıkınca.Hemen üstüme pisliyor bide.Hava kararınca alıcam çocuğumu...Çocukken dışarı çıkardıkta annemiz hava kararmadan eve dön derdi ya o hesap.Ah aklıma ne geldi bak!Bir keresinde biz parkta oynuyoruz.Annemde bizi yıkayacak çağırıyor.Kum havuzunda oynadığımızdan üstümüz başımız donumuza kadar kum içindeyiz.Ben kardeşlerimi alıp götürecem küçük kardeşimin terliğinin biri yok.Nerde terliğin diyorum.Kayboldu diyor eşşek.Bende aldım bunu eve götürdüm.Annem nerde terliğin dedi.Havuza gömdüm dedi.Şaşkın bana demiyor anneme söylüyor.Annemde niye bulup getirmediniz dedi.Ben eh,kem,küm diyesiye gidin havuzda bulun terliği dedi.Gittik koca havuzu kaz kaz terlik arıyoruz.Hatide söylemiyo yerini.Sonunda Denimi ne bulmuştu biri de eve girebildik.Tabii ev sevinci boğazımızda kaldı çünkü banyoda bizi kaynar sular bekliyordu.O yüzden nefret ederdim hep banyo yapmaktan.Halam yıkasın isterdim hep beni.Çünkü o ılık suyla yıkardı bizi.Birde bizi adam yerine koyup suyun sıcaklığını bize ayarlattırırdı.Bak aklıma bişey daha geldi.Babaannemim bahçesinde bir tane böyle kocaman plastik varil vardı.Onun ağzı hep kapalı olur içide su dolu olurdu.Küçükkene halamın kızlarıyla o fıçıya üçümüz girerdik.Yüzüyoruz hesabı..Nasıl sığıyorsak hala şaşırıyorum kendime.Onu geçtim ben bide o suyun içinde takla atardım.Düşün ıkış tıkış içi,üç kişi var,ben artistik hareketler yapıyorum.Şimdi denizde takla atamıyorum.Burnuma su kaçıyor.Çocuk olmak ne güzelmiş be..
Günümün parçası için ayrı bir post açmıyayım artık.Burayı ekliyivereyim.

Şarkı sözü:
No one knows what it's like
To be the bad man
To be the sad man
Behind blue eyes
And no one knows
What it's like to be hated
To be fated to telling only lies

[Chorus:]
But my dreams they aren't as empty
As my conscience seems to be
I have hours, only lonely
My love is vengeance
That's never free

No one knows what its like
To feel these feelings
Like i do, and i blame you!
No one bites back as hard
On their anger
None of my pain and woe
Can show through

[Chorus]

Discover l.i.m.p. say it [x4]
No one knows what its like
To be mistreated, to be defeated
Behind blue eyes
No one knows how to say
That they're sorry and don't worry
I'm not telling lies

[Chorus]

No one knows what its like
To be the bad man, to be the sad man
Behind blue eyes.

12.11.2008

MİM

Ya pilli cadı beni mimlemiş.Niye blog yazıyosun diye.Bende baktım başka kimler mimlenmiş diye mr.paradise var.Ona haber verdim sen yaz ben senden kopya çekicem diye.Sağolsun topu bana atmış,bende patlamış.Şimdi yaz bişeyler desen abuk subuk sallarsında sanki komposizyon sınavındaymışım gibi hissettim kendimi birden.Ben niye yazıyorum hemen söyleyeyim.Özentilikten.Bir gün Hürrüyette sokak trendleriyle ilgili bir yazı bulmuştum.Bir kaç tanede link vermişlerdi.İnternet evimize yeni gelmişti bende onlara bakmaya başladım.Sonra Face Hunter falan derken stylebytes diye blogdada linkini verdiğim fakat artık blog yazmayan,sadece fotoğrafları koyan sonra ondanda sıkılıp tamamen kullanıma kapatan Agathe diye yanlış hatırlamıyorsam stockholmda yaşayan bir kızın sitesini buldum.Oda ilk önceleri benim gibi yok aynadan yok kafasız fotoğraflarla bloğunu besliyordu.Sonra bu bir aştı müthiş fotoğraflar koymaya başladı.Çokda güzel giyiniyor ve her gün yaptıklarını anlatıyordu.Ona benzer bir çok site buldum ama onun yeri ayrıydı.Bende öyle bişey yapayım fikri doğdu.Aldıklarını bloğa koyuyor,moda haberleri veriyor falan.Ben onun kadar geliştiremedim hala kendimi.Çünkü fotoğraflar abuk subuk oluyor.Onun eşide çok güzel fotoğraflar çekiyordu.Neyse bu yüzden yazıyorum işte.Sonra dedim müzik zevklerimi ve izlediğim filmleride ekliyeyim paylaşayım bari.Sonra bu blog doğdu işte.Ne kadar sürer derseniz bilmiyorum.Sıkılınca biter herhalde.Şimdi işsiz olduğum için çok ilgileniyorum.İşe başlarsam bu kadar ilgileneceğimi sanmıyorum.Bu postta fotoğrafsız kalmasın zeytinin küçüklük fotoğraflarından birini koyayım.Fotoğrafa çok gülüyorum ben çünkü kareye kendi cöö diye girmiş gibi..

Al yazdım mr.paradise senin akıbetini bekliyorum.Hıh..

SONBAHAR


Bugün evde canım sıkıldı ve öylesine gezmek için Antares alışveriş merkezine gittim.Hem gitmişken şöyle bir gezip hamburger yiyeyim dedim,hemde kol saatimin boyunu kısaltayım dedim.Hemen bir koşu Reale gidipM&m's aradım ama hala yok:(Neyse ikinci durak Clarie's küpe bakayım dedim ama canım bakmak istemedi yada beğenmedim.Onun yerine puantiyeli bir şemsiye aldım.Aslında şeffaf bir şemsiye alıcaktım fakat onlar böyle küçük olmuyorlar diye tam çantalık bu boyu alayım dedim.Ufacık hem..

Ama asıl aradığım şeyi buldum.İsmi ne bilmiyorum ama gündüz benim gibi uyuyanlar için iışığın rahatsız etmemesine yarayan alet işte.Bundan daha öncede snoopyli bulup almamıştım.Sonra pişman olmuştum.İç çamaşırı satan bir yerde gördüm oda çok aşifte bişeydi.Kırmızı dantelli falan.Sinir olurum öyle şeylere...Sonra bugün bunu buldum ama artık çok geç o kadar uyuyacak kadar vaktim olmaz artık.Zaten nefes nefese uyanıyorum.Burnum tıkalı olduğumdan ağzım kurumuş dudaklar çatlamış olarak..Bu hastalık insanı uyuyacağınada pişman ediyor.Uyku gözlüğün nasıl şeker değilmi?

Eve dönerken minik bir parkta çimlerin üstünde kurumuş yapraklar gördüm.Telefonla fotoğrafını çektim ama bir türlü yükleyemiyorum.Eşim gelince çözer bu olayı bende bir daha ki postumda paylaşırım fotoğrafı yada bu posta ekleyiveririm.
Ahan da sorun çözüldü ekledim.


Size bir tanede sonbaharla ilgili ya da bana hep sonbaharı hatırlatan desem daha iyi olur video ekliyeyim.Bon Jovi-Thank you for loving me


Dün ütü yaparken kışlıklarımıda çıkardım.Sümük elbisemle annemden kalan vintage gömleğimi buldum.Bu elbiseyi hiç giyemedim.Bu kış niyetliyim giymeye.Yazlık elbiseyi nasıl giyeceksin diyorsan üstüne hırka altına opak çorap ve botla giyeceğim.Anca içime sinecek herhalde.Annemden kalan gömleği ise giyiyorum zaten.Saten gibi görüntüsü olduğu için çok şık.Herkesin üstündede yok.Ayrıca cebinde ki işlemede romantik bir hava katıyor gömleğe.

11.11.2008

GÜNÜN GREGORİAN MÜZİĞİ

Gregorian kilise müziği yapan bir grup.Aslında en çok Engel parçalarını severim.Hani şu Rammstein'in Engeli ama o parçanın klibi yok o yüzden bunu seçtim.Buda rahatlatıcı bir müzik.Ben zaten iyice mayışığım,bir de siz mayışın.Gregorian-Moment of peace

İSTANBUL SOKAK STİLİ

Moda türkiye adlı siteyi biliyorsunuzdur.Genlde İsatnbuldaki sokak stilini tanıtır.Bir kaç kere oradan fotoğraflarda vermiştim.Yenileri eklenmiş.Hem onlardan seçtiklerimi paylaşayım hemde sitede yapılan bir yenilikten bahsedeyim dedim.Siteye artık kendi fotoğraflarınızıda ekelyebiliyorsunuz.Oylamalar sonucunda onlarda siteye dahil olacaklar.Bilgi için link.Gerçi daha iki tane fotoğrfa var ama çoğalmasını umut ediyorum.


Dördüncü fotoğraftaki gibi deri olmayan bir asker ceketim vardı.Onu bir yerlere sıkıştırmışımdır kesin bulup çıkarsam iyi olacak.Gerçi Ankarada iyice soğudu ya..:( Son fotoğraftakinin stiline ise bayıldım.Daha fazlası için yukarıda verdiğim linke basıp inceleyebilirsiniz.

10.11.2008

ANNEM GELDİ..

2 Gündür blogla ilgilenemedim.Çünkü annem hafta sonu ziyareti için geldi.Tabiri caizse beni yoklamaya..Öyle derler ya,seni bir yoklayayım.Neyse annem güya bana geliyor ve güye ben ona yemek yapıcam.Fakat yemeğinide yanında getirmiş.Doğum günüm olduğu için bana o çok sevdiğim süpersonik borcam pastadan yapmış.Anneannemde müthiş açmalarından göndermiş.Birde baharatlı salçasından.Kimyonu hiç sevmem ama en çok anneannemin salçasında seviyorum.Kahvaltıda ekmeğe o salçalardan sürüp yiyorum.Birde bisküvili pastadan getirmişler.Yedik bitti bile hepsi.Bende anneme meşhur mantarlı tavuk sotemden yaptım.Beğendi.Ehe..Birde annem bana çok güzel böyle simli ipden siyah atkı örmüş.Oda ayrı bir güzeldi.

Bu arada ben hastalığımın üstüne bir kere daha hasta oldum galiba yıkılıyorum resmen o tylolhotdan ala ala ayakta durmaya çalışıyorum.Ayrıca çok üşüyorum.Evde kombiyi yaktım,dışarıya çıkarken de kat kat giyindim.Bugün de devlet dairelerinde koşturmaktan bir hal oldum.Yeni işe girmeden önceki elemeli eğitim için gerekli belgeleri hazırlıyorum.Noter,verem savaş,sağlık ocağı,nüfus müdürlüğü falan derken yenimahallede dört döndüm.Hepsi bitti allahtan yarın yatış vakti.

Bir de vesikalık fotoğraf istediler iş için.Benimde en sinir olduğum şey fotoğraf çektirmek.Çok kasarım kendimi.O yüzden fi tarihinden bir vesikalığımı çoğalttım.Fotoğrafı alamya gittiğimde tezgaha Atatürk'ün fotoğraflarından çoğaltıp basmışlar.Ücretsiz müşterilere veriyorlardı.Çok güzel bir şeydi.Bende aldım hemen.


Bugün birşey daha anladım.Beni dergi satan reyonlar ve küçük büfeler çekiyor.Gene dolanırken o büfenin önünden geçtim ve o dergiler birer birer bana gel beni al dedi sanki.Aslında öyle bakıcaktım.Karıştırıp duruyordum.Amca büfeden yardımcı olabilirmiyim diye seslenince hemen brava casa varmı dedim.Geçenlerde migrosda görüp alıp alıp yerine koymuştum.Amca dur bakalım dedi.O küçücük büfenin içi dergi dolu ya..Aradı buldu.Onuda aldım.Gıda mühendisi olacağıma iç mimarlık okusaymışım param daha hayırlı yerlere gidecekmiş.Küçükkende böyleydim ama..Harçlıklarımla milliyet kardeş,bando alırdım.Bir ara abuk subuk uçak dergileri almıştım.Hiç bir şey anlamamıştım doğal olarak.İlkokuldaki çocuk ne anlar f-16dan helikopterden.Biraz büyüyünce leman,öküz,milliyet sanat ve hey girle dönüştü dergiler.Sonra sanatı falan boşverdim.Fotoğrafçılıkla ilgili dergiler almaya başladım.Bakalım bundan sonra ne olacak.Neyse ben sıcak köşeme kurulup dergimi okuyayım.


Bu arada size ruh halimle ilgili olarak tembel bir video klip sunayım.David Byrne-lazy.Klibe bayılıyorum ya..

7.11.2008

GÜNÜN DOĞUM GÜNÜ PARÇASI

Bugün benim doğumgünüm.Olmadık aksilikler gelsede başıma (lavabonun borusunun çıkıp mutfağı su basması,cep telefon hattımın infilak etmesi,iki arkadaşımın doğum günümü bilmeden beni aramasını, benim de kutlasınlar diye konuşmayı uzattıkça uzatmam ve hatırlamamaları v.s.)iyiki doğmuşum bea..Çok güzel hediyeler de aldım yupidik.Eşimden yeni telefon(zaten hattı onun içine sokalım derken bozmamız),eşimin ailesinden istediğim saat:),görümcemden şal ve fondü aleti(nerden buluyosa böyle ilginç aletleri)falan(falan diyorum çünkü kardeşimin dün gönderdiğiyle bu kadar hediye aldım).Neyse kendim içinde bu parçayı seçtim.Shantel disco disco partizani.Ya bu parçanında çok komik bir anısı var bende.Kardeş deniyle bu parçada saçma sapan bir dans edişimiz vardı.Hatide bizi videoladı sağolsun.Biz iyice şımardıkça şımardık.O arada aileyide almış videoya,babam gazetenin üstüne tırnaklarını kesiyor falan.Ama hareketlerden biride şu Beyazın bir dans edişi var ya oydu.Ben onu yapıyorum paso hopluyoruz,zıplıyoruz.Sonra sen deni al bunu okul arkadaşlarına göster.Ben o zaman kiloluyum.Ev hali saçlar abuk subuk üstünde eşorfmanlar falan.Totoda almış başını gitmiş.Alla alla!!Arkadaşları artık bu parçayı duydukça deniyi çağırıp benim hareketlerimi taklit ediyorlarmış.Bir ara düğünde de bunu çalsam hep beraber öyle oynasakmı diye düşünmedim değil hani..
HADİ HOPPAAAAA..

6.11.2008

GÜNÜN HELLDORADO PARÇASI

Kuapa maçlarında türkiye milli takımı için söylenen bu parçayı çok sevim.Yazın dinlemkten höh gelmiştir belki ama bana Antalyada 2008e girerken Jolly Joker partisini hatırlatıyor.bak o kadar anlata anlata bitiremiyorum şu barı.Antalya'ya gidipde cumartesi geceleri program yapan Sound Park'ı dinlemeyen ne olsun.Helldorado-A drinking song

SEPTİK BEN...

Nihayet işsizlik param yatmış.Artık 8 aylığınada olsa 510 ytl maaşım var.Hıh..Sosyal sigortalardan belgem gelince bugün hem onu gidip alayım dedim hemde yeni başlıyacağım iş için gerekli belgeleri hazırlayayım dedim.Salya sümük iş ve işçi bulma kurumuna gittim.Meğer parayı herhangi bir postaneden alabilirmişiz.Amannn dedim,ta sıhhıyeye kadar boşuna geldim derken bi baktım perşembe pazarı.Kokoş teyzelerden çaktım hemen daldım pazara..Parada alıcam ya yanımdaki ni harcıyayım dedim.Ana artık lancomedu lorealdi ne bileyim max factördü çakma makayaj malzemeler pazara düşmüş.Aslında doğruyu söylemek gerekirse ben onları kaçak sandım ilk başta.Ucuz ya birde kutular birebir.Türklerin taklitçi yeteneğini nasılda unutmuşum hemen.Lancome maskara bir yandan bakıyorum bir yandan da burnumu çekiyorum.Tezgahtaki genç çocuk hastasınız galiba size hap vereyimmi dedi.Tabi ben 80ler çocuğuyumya,80ler filmleri izlemiş discolarda baş ağrısı için verilen haplarla başlanan uyuşturucu tuzaklarına düşmüş kızların filmlerini çok izledim ya,içimden uyanığa bak beni hap map deyip kekleyecek sonra uyuşturucuya alıştıracak ampul diye kabul etmedim.Çocukda yok bende hastaydım ailemin yanıma gitmiştim bana baksınlar diye onlar bir ilaç verdiler iyileştim dedi.Çocuk iyice gözümde Nuri Alço oldu.Hayır diyorum bir yandanda lancome maskara beğeniyorum kendime.Neyse bir lancome maskara,bir loreal ruj ve bir tane de Max Factor kapatıcı aldım gerçek sanıp.Hani ağızları kapalı falan,böyle bantlı mantlı.Çocuk istediklerimi poşete koyarken bana bi paket uzattı.Meğer haptı ilaçtı diye geveleyip durduğu şey Vermidon hotmuş.Dese ya bana toz içecek diye,ben hemen uyuşturucu batağına batacam sanıyorum.Tabii paketi aldım.Onuda taklit etmez değilmi?Sonra pazardan kendime kırmızı kaban,bir tane ekose sweat ve eşime tazlı eşorfman takımı aldım.Yani alttakiler.


Neyse elim kolum dolunca eve gelip elimdekileri eve bırakayım belgeler için tekrar dönerim dedim.Ever bir geldim doynk kapıda kargo kağıdı.Yarım saatle kaçırmışım.Kardeşimden geliyor.Yarın doğumgünümde onun için hediye göndermiş.Ama gene demetevlere yürümem gerekecek diye bir anda rehavet çöktü üstüme.Hemen kendime çikolatadan doping yapıp yola koyuldum.Kendime hesap açtım,fotoğraf çoğalttım,işsizlik paramı çektim ver elini demetevler...Kargodan bakın ne çıktı.Kardeşim bana tutacak,masa örtüsü ve mutfak önlüğünden oluşan bir set almış.Canım ya,ona bir kere mantarlı tavuk sote yaptım diye beni çok hamarat sanıyor.Gerçek şu ki tutacağa çok ihtiyacım vardı.Masa örtüsüde tam benim mutfağa hitap ediyor çok iyi seçim yapmış.Bide ikeadan almış.Ehe...İstanbula bir gitseydim talan edicektim orayı ama kısmet olmadı işte..

Bugün giydiklerime gelince aşağıda fotolar.Botuma dikkat etmenizi istiyorum.Çünkü kendisi zamanında türkiyede bulamadığım bir model olup gene pazardan alınmıştır.Çok havalı değilmi.


Hemen ceylanlı broşumuda taktım.Hıh..Bu arada vermidonhotun tadı bi tuhaf esrarmı var acaba içinde:p

5.11.2008

AHANDA BİR STREET STYLE SİTESİ DAHA

ModeTrotter Berlin,Londra,NewYork,Paris ve Stockholmdan olmak üzere 5 şehrin sokak stilini veriyor.Çok seçenek yok.Ya siteyle ilgilenmiyorlar ya da yeni yeni yapılanıyor.Onu çözemedim.Farklı tarafı fotoğraflarda insanlar kalıp gibi değil.Özgür ve rahatlar.En azından pozlar böyle ifade edilmiş.

GÜNÜN HASTA PARÇASI

Hasta olduğum için beni dinlendirecek slow bir parçaya ihtiyacım var.Kylie minogueun Nick Cave ile olan bu düet parçasının klibi bana Opheliayı hatırlatıyor nedense.Kylie Minogue suyun içinde ya ondan herhalde.Aslında Opheliayı tasvir eden şu meşhur tabloyu.

Birde bunun karakalem çalışması var.Link.

Gotik ophelia.


Aslında onu tasvir eden birçok tablo var ama ben en çok ilk resmi seviyorum.Birde şu siteden.bu fotoğrafı buldum.Buda oldukça iyi..


Neyse konuyu dağıtmadan parçayı sunalım.Kylie Minogue & Nick Cave - Where The Wild Roses Grow

KENDİME GELDİM GELİCEM...


Hasta hasta gezmeye devam.Burnuma tıkanmış kağıt mendiller çıktı ama.Zeytini saldım halıyı parçaladı.Artık halının ortasında delikler var.Ne yapıcam ben bu hayvanı yaa...Kıyamıyorumda vermeye.Tüyde döküyor,ağzıma giriyor tüyler.Gazetesine işiyor hop halıya.Parçaladığı yetmedibide sidikli ayak izleri var halıda.Elimde kosla leke çıkarıcı yamuk halimle tavşan kovalıyorum.Canım sıkıldı iyice.Bu küpde olmuyor bir türlü.İyice karıştı.Hasta halimle full gaz film izlemeye devam.Zeynepin 8 günü,batman dark knight,fantastik dörtlü ve iyi kötü çirkin.Birde indirdiğim filmlerde sorun çıkmasa...

4.11.2008

HASTAYIM


Dün başlayan soğuk algınlığı belirtisi beni çok kötü yaptı.Çünkü eğer hasta olmasaydım bugün İstanbula gidip kardeşimi görecek yarında istemediğim bir iş için görüşmeye gidecektim.Hastalanınca plan iptal oldu.Bugün bol bol dinlendimde biraz ayaklandım.Çok komik ya,eşim demese ben hala inatla o görüşmeye o hasta halimle gideceğim.Giderim dedim ya,söz verdim ya.Sanki benim sağlığımdan daha önemli.Biletide aldım saatin gelmesini bekliyorum.Bekleyişim ise şöyle akan buruna kağıt peçete tıkılmış,kalorifer son haddiyle yanıyor fakat ben üşüdüğümden kalorifere yanak ve tüm yan beden dayanmış ağız bir karış açık,zor nefes alıp veriyorum.Eşim çokmu önemli bir görüşme dedi.Hasta olamam rağmen gitmeye değermi dedi.Bende yoo olsaada kabul etmiyeceğim yol parasını karşılayacaklar birde giderim dedim ama asıl kardeşimle görüşeceğim onun için gitmek istiyorum dedim.Kardeşini daha iyi şartlarda görürsün kabul etmeyeceğin bir iş için bu halde gitme istersen dedi.Bende haklısın dedim.Gecenin bir vakti eşim gidip bileti açığa aldı.Bende bugün 12ye kadar uyumuşum.Telefona kalktım.Arkadaşım öğlen arası yemek yiyelim dedi.Hastayım başka zaman çıkarız deyip gene yattım.Yüzüm zonkladı resmen.Kayıvalidem iki üst katımda oturuyor.Beni istanbulad sanıyor.Eşim arayıp halimi anlatmış.Geldi kızdı bana niye haber vermedin kimsesiz gibi yatıyorsun burada diye,çorba getirmiş sağolsun.Sıcak sıcak iyi geliyor.Eşlimede bir tarif vermiti dün.Ilık suya 1 limon ve bir kaşık bal.Dün onu yapmıştı.Ne güzel içiyordum taki bardağın dibinde bir böcek görününe kadar.Ama böcekli möcekli iyi gelmişti şimdi bir tane daha içsem iyi olacak galiba.Yarına kendime gelirim.

3.11.2008

TROİS COULEURS-BLUE


Krzysztof Kieslowski'nin meşhur üçlemesini bilirsiniz.Mavi,beyaz ve kırmızı.Ben çok duyup bir türlü izleyememiştim.Geçenlerde filmlere bir bakayım dedim.Şak gibiydi.Çünkü 3 sene önce Antalya'da bir sahafa kitap almaya girmiştim.Sahafda dinlediğim parçanın ne olduğunu sordum.Oda bir soundtrack albüm dedi.Kimin dedim bilmediğini söylediği ama iki tane olduğunu söyledi.Satıyorlarmış aynı zamanda.Tabii orjinal değil çekimdi.Aldım bende uzun zaman dinlemiştim.Meğer biri mavinin sondtrack albümüymüş.İşin kötüsü evde cdleri bulamadım.Kim bilir nerde ya da kayboldu.İnternetten buldum.Dinledim ama asıl benim sevdiğim ikincisiydi.O hangisi diye merak ediyorum.Albümleri sevmemek mümkün değil çünkü Zbigniew Preisner'in bestelerinden oluşuyor.

GÜNÜN FRESH ŞARKISI

Hani her pazartesi sendrom yaşanır.Çalışanlar işe,okuyanlar okula gitmek istemez ya dj chocolates lover sizi düşündü vegene nostaljik bir parça buldu.Eminim bir çoğunuz duymuştur bu parçayı.Kool and the gang-Fresh

TAKIM ELBİSE ARAYIŞI


Dün eşime takım elbise almak iki tane alşıveriş sitesine gittik.Ben aynı şeyi yapıp beğenmemezlik yapsam o kadar gezsem söylenip durur ama beyimiz biraz zor beğendi.O kadar gezilir mi ya!Zor bela 2 takımı beğendi de allahtan diğer işlerimize zaman kaldı.Tabii bunun yanında birde ayakkabı baktık bulamadık.Bugün akşamda ona bakmayı düşünüyor.İnanmazsanız ilk defa bişey almadım.Giyecek anlamında tabii...Yoksa oyuncakçıda şu her tarafı ayrı renkli olan zeka küpünden buldum.Ne zamandır arıyordum.Eskiden onun köşelerini aynı renge getirmek için kafamız patlardı hani!!.Bir tane de Batman figürü buldum motoruyla gidiyordu.Eşim sabitmişde oynamıyormuş diye beni caydırdı.Ne güzel pcnin yanında duracaktı öyle.Hem önündeki düğmeye basınca motordan bişeyde fırlatıyordu.Hıhhh...Birde evim dergisinin yeni sayısını aldım.Alışveriş merkezine gideceğim için yeni babetlerimide giydim ehe...Melekli kolyemide taktım.Her zamanki gibi yazlık bir bluzun üstüne ince bir hırka giydim.Detaylar aşağıda...

2.11.2008

PASTA SÜSÜ

Ülkemizde düğün pastalarının üstüne genelde birşey konmaz.Yurtdışında süslü pastalarda gelinle damat olur.Ben düğünümde maket pasta kesmiştim.Birde o adet çıkmıştı.Şöyle hevesle bi kesemedim o pastayı.Takır tukur bişey.Yok illaki pastama süs koyacam ama farklı bişey olsun isteyenler için bu süslere bu linkden ulaşabilirsiniz.Tabii 200 le 300 doları gözden çıkarmak gerekiyor.


GÜNÜN PAZAR ŞARKISI

Yaaa..Ben bu parçayı nasıl unutmuşum.Yıl 2000 ve üniversite kampüsünde bu parçayı çala çala gezen bir serçe vardı.Bende ilk orada duymuştum.Parçanın ismini öğrenip kantinde müzik kutusunda çalmak istemiştim am yoktuuu..O günleri yad ederek Modjo-Lady..Pazar günü için iyi bir parça he ne dersiniz?

1.11.2008

BİR CUMARTESİ SABAHI

Bir cumartesi sabahı ne yapılır?Uyunur değil mi?Biz ne yaptık?Eşimin kardeşiyle antaresin karşısındaki parka kadar yürüdük.Ben onun ciddi olduğunu sanmıyordum.Hafta sonu yürüyeceğim dedei,bende boş bulunup arkadaş istersen bende gelirim dedim.Dün gecede Emre Aydını izlicem diye gece 3de yattım.Sabak zil çaldı.Amanın görümcem kalkmış erkenden hadi yürüyelim diyor.E yürüyelim dedim.Zevkli lak laklı bir yürüyüş oldu.En güzeli dönüş yolunda minik bir park keşfettik.Parkda yürüme parkuruda var,şu belediyenin koyduğu spor aletlerinden de.Hepsine bindik.Ne güzel aletlermiş onlar öyle.Belimizi ve bacağımızı iyi çalıştırdık.Ben bir yandan spor yapıyorum bir yandan da eve gidip duş almayı düşünüyorum.Acayip terledim çünkü.Sonra aklıma Zeytin geldi.Ev dün gece geç yattığım için leş gibiydi.Zeytin büyüdükçe sorun yaratıyor.Evdeki çiçekleride kemirmeye başladı.Her yere işiyor.İşin kötü yanı hep koltuğa işiyor o yüzden koltukta boylu boyunca gazete serili.Üstü kaka ve çiş dolu...Evde oturacak yerde kalmıyor.Şu tipe baksanıza.Nasıl belalı bir havası kasıntı şey..Ama birde şu hali var.Elini yalıyor.Kafasını uzatıp kendisini sevmemi istiyor.Başka bir eve gidince bana küsüyor,üstüme pisliyor.Çok alıştık birbirimize.Ne yapıcağımı şaşırdım.Bir yanım ver Zeytini diyor,bir yanımda nasıl vereceksin o kadar büyüttün diyor.Eşimde verelim diyor.Bende ona kızıyorum ,sanki senmi bakıyorsun bütün gün evde onunla kalıyorum diyorum.Çok kararsız kaldım.Galiba eşim ben eğitime gittiğimde onu evden postalayacak.Ama ben gitmesinide istemiyorum ki...:..(